Müsilajı ve beşi bir arada
Aklıma rahmetli Cem Karaca’nın “Bindik Bir Alamete Gidiyoruz Kıyamete” isimli
şarkısı geldi.
Aksırık, ıksırık, hapşırık tam bitmemişken şimdi salya çıktı.
Elbette nefes alıyorsak her şeye hazırlıklı olmamız gerektiğinin bilincindeyiz.
Marmara Denizi'ne kıyısı olan 7 ili kapsayan sahillerde görülen müsilajı (deniz
salyası) nedeni ile deniz temizliği seferberliği hareketi başlarken maalesef mavi
bayraklı plajlar kırmızı bayrağa çevrilmiş oldu.
Kamu kurumları, belediyeler, akademik çevreler ile sivil toplum kuruluşlarınca
başlatılan çalışma kapsamında, denizden müsilaj toplanmaya başlandı.
Ancak şunu unutmayalım ki; bu sorunun dizi çekimi yapılıyormuş gibi elimize sopa,
balık ağı, çerçöp alıp sahillerde resim çektirip poz vermekle son bulmayacağını
bilmemiz gerekiyor. Bu işin yakın takipçisi olan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat
Kurum’un temizlik çalışmaları hakkında Kocaeli Körfez'de 4, Pendik Marina'da 1
noktadan Marmara Denizi'nin 30 metre derinliğine oksijen verileceğini söylemesinin
ardından İzmit Körfezi’ne cihazı bizzat kendi bıraktı. 6 ila 8 hafta sürecek çalışmaların
sonucunu bekleyip hep birlikte göreceğiz.
Ön cepheden bakıldığında kendisini hayırsever çevre dostu gösterip denize, doğaya
zarar vermiyormuş gibi görünüp arkadan denizleri, doğayı kirleten, buna sebep olan
kuruluşları da not alıp affetmeyeceğiz. İnsanlık adına yaşam kaynağımız
denizlerimize sahip çıkmak hepimizin görevidir.
Alkışlamak alkışlanmak güzel ama..
Başarılı olan kişiyi alkışlamak zafere,
Hatayı görüp eleştirmek başarıya,
Başarısızlığı alkışlamak felakete götürür!
Siz siz olun ne alkışlamak için alkışlayın, ne de eleştirmek için eleştirin.
Harcadığınız zamanın hakkını verin şahsi ve siyasi çevrenize daha faydalı
olacağınızı unutmayın!
Emanet makamlar hizmet için hareket ister!
Kendi bölgendeki sorunları yazmak, dile getirmek dönen çarka çomak sokmak
değildir! Belediye başkanları geçici bizlere ve evlatlarımıza kalacak güzellikler bakidir.
Takdir edilmek elbette güzeldir.
Eleştirilere açık olmakta erdemliktir.
Ağza değil kalbe bak!
Hırsızlık yapanın ağzından hırsızlık,
Namussuzluk yapanın ağzından namussuzluk,
Sahtekârlık yapanın ağzından sahtekârlık,
Yolsuzluk yapanın ağzından yolsuzluk,
Yalan söyleyenin ağzından yalan eksik olmuyor!
Denizin pisliği kıyıya,
Kalbin pisliği çeneye vuruyor.
''Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilme!''
Eleştirmekten korkan kukladan bir farkı olmadığını bilecek!
Şunu belirteyim hiçbir partiyle bağım ve beklentim olmadığı gibi kimsenin kapısında
yastığım yorganım yoktur.
Beklentisi olmayanın da bilirsiniz kralından korkusu yoktur.
Hak edeni alkışlar, eksik varsa gerek yazılı, gerek sözlü eleştiririm.
Herkes aldığı maaşın ve makamının hakkını verip işini layıkıyla yapacak.
Kendimizi sorgulamamız gerekir!
Olduğu gibi görünen,
Özü sözü bir olan,
Parayı bulunca şaşırmayan,
Makamı yükseldiğinde geldiği yeri unutmayan,
Yapılan iyiliği unutmayıp nankörlük yapmayan,
Yükselirken kimseyi ezmeyen,
Düşerken zarar vermeyen,
Olura zorluk çıkarmayan,
İşgüzar olmayanlarla,
Kısacası Allah hepimizi olduğu gibi görünen mert insanlarla karşılaştırsın diyor olsak
da biz ne kadar iyiyiz? Kendimizi de sorgulamamız gerekiyor.
Köşeme Cenap Şahabettin’in iki güzel sözünü bırakıyorum.
“En ağır angarya, faydasızlığından emin olduğu işi vazife namına ifa etmek.”
“Tesadüfün yükselttiği adamlar hakikaten yüksek adamlardan daha yüksek
görünürler.”
Siz siz olun aşınızı mutlaka yaptırın, maskenizi takın, sosyal mesafenizi koruyun,
hijyen kurallarına dikkat edip sevdiklerinizle birlikte sağlıcakla kalın...