Makam, yetki, para üçü bir arada!
Allah kimseye kaldıramayacağı makam, taşıyamayacağı yetki
ve yoldan çıkaracak para vermesin.
Makam dediğin bir masa bir sandalyeden
Yetki dediğin bir imzadan
Para dediğin el kirinden ibarettir.
İnsanın makam, yetki ve parasıyla büyümeye çalışma hırsı ve
böbürlenip kibirlenmesi o kişinin küçüklüğünün itirafıdır.
Kendisini kaybedip makam sarhoşu olan makamsız kişileri
inceleyin temelinde layık olmadan makam sahibi olduklarını
kesinlikle görürsünüz.
Aldığımız nefes bile emanetken makam, yetki sarhoşu olana
“Sen neyine güveniyorsun?” diye sormazlar mı?
Sonradan ne oldum delisi olup sapıtanlar belki kısa vadede
olmasa da uzun vadede mutlaka kaybedeceklerdir…
Makam ve yetki sarhoşları yakın dostlarını kaybeder.
Makam ve yetki sarhoşları arayıp bulamayacakları
menfaatsizce sevenlerini kaybederler.
Makam ve yetki sarhoşları itibarlarını kaybederler.
Makam ve yetki sarhoşları yalamaları çok severler.
Makam ve yetki sarhoşları sağlıklı düşünme özelliğini
kaybederler.
Makam ve yetki sarhoşları gerçek sevenlerini de Acaba bir işi
düştü de mi yanıma geldi veya arıyor, diye ön yargılı fesat
düşünürler. Sonuç “Kişi kendinden bilir işi”
Makam ve yetki sarhoşları çoğu zaman telefonlarına çıkmaz,
mesajlara cevap vermezler.
Makam ve yetki sarhoşları dünyanın sadece kendi etraflarında
döndüğünü düşünürler.
“Her çıkışın bir inişi olduğunu.” Her zaman unuturlar!
Makam ve yetki sarhoşları makamlardan bir gün düştüğü
zaman etrafında bir tane dost bile bulamazlar. Hatta sünepe
gibi ortada kalıp çarşı pazar duvar dibinden yürümeyi tercih
ederler.
O yüzden her zaman diyorum ya “Allah kimseye
kaldıramayacağı makam taşıyamayacağı yetki ve yoldan
çıkaracak para vermesin!”
Rahmetli Fatih Sultan Mehmet, makam üzerine çok güzel bir
söz söylemiştir: “Vebal nedir bilir misiniz? Hak etmeyenlere
makam mevki vermektir.”
Benim gördüğümü sen de görüyorsun! Aslında herkes görüyor
ancak kimi dilini yutuyor, kimisi “bana dokunmayan yılan bin yıl
yaşasın” diyerek olduğu yere siniyor. Toplumumuzda o kadar
çok makam sarhoşu olmuş liyakatsiz kişiler var ki, ne saymakla
biter ne de yazmakla. İnanın bana yazsam roman olur.
Sarhoş olup ne oldum delisi olanların peşlerinden salya sümük
akıtan çok olduğundan dik duruşu olanları görmekte zorluk
çekip omurgalı insanlardan uzak dururlar.
Şimdi ben sustum dillerden düşmeyen özlü sözler konuşsun…
Kunduracının önünde çiftçinin aleti, köpeğin önünde saman,
eşeğin önünde kemik, bir şey ifade etmez. (Mevlana)
Liyakat ve lütuf birbirinin tersi değildir, çünkü “lutfa mazhar
olmak” için ona layık olmak gerekir. (Max Stirner)
Sizce devletteki en büyük problem nedir? Devletin içinde
çalışan insanlardan en yüksek çıkan cevap ”liyakat” oldu. Yani
hak edenin hak ettiği yere gelememesi. (Ahmet Şerif İzgören)
İktidar, iktidara düşkün olmayan ve iktidardan gelecek yararlara
ihtiyacı bulunmayanlara verilmelidir. (Eflatun)
Kalın Sağlıcakla,,