Ugur Gençer
  21-04-2025 23:32:00

Müdür var, müdürcük var!

Müdür var, müdürcük var!
Kurumsal hayatın en büyük paradokslarından biri:
müdürler ve müdürcükler! Her yönetici, koltuğa
oturduğunda bir seçim yapar—gerçekten çözüm odaklı
bir lider mi olacak, yoksa sadece güzel konuşan, iyi
görünen ama icraattan kaçan biri mi?
Çözüm odaklı müdür (sorumlu kişi) işinin ehli biridir.
Anlamaya, analiz etmeye ve harekete geçmeye
odaklanır. Masasında sorun yerine çözümler birikir.
Kapısını çaldığında duyacağın cümle şudur: “Tamam,
halledelim!” O, fark yaratır, işleri düzene sokar ve
senden aldığı konuyu çözüme ulaştırarak seni rahatlatır.
Bal dudaklı müdürcük ise başka bir dünyadadır. Güzel
sözler, bol çay ve gazı alıp göndermeye odaklıdır. Onun
kapısını çaldığında içten bir ilgiyle dinler, anlamış gibi
yapar, sana hak verir… Ama sonuç? Aynı yere geri
dönersin, sorun hâlâ ortada durur. Hatta belki biraz daha
büyümüş bile olabilir.
Bir kurumun büyüklüğü, müdürlerin değil, müdürcüklerin
oranıyla ölçülür aslında. Eğer kurum içinde gerçekten
çözüm üreten yöneticiler varsa, çalışanlar huzurlu olur.
Ama eğer boş vaatler, etkisiz kararlar ve içi dolmayan
konuşmalar kol geziyorsa, sistemin içinde kaybolursun.
O yüzden herkesin sorması gereken sorular şunlar:
- Senin karşına hangi tür yönetici çıkıyor?
- Ben nasıl bir yöneticiyim?

- Benim arkamdan yöneticiliğime ne diyorlar?
- Kısacası, icraatçı bir müdür müyüm yoksa laf cambazı,
günü kurtaran bir müdür müyüm?
- Masamın etrafında çözüm mü dolaşıyor, yoksa vaatler
mi?
Yetkili, çözüm odaklı insanların sıfır egolarına hayranım.
Ne yaptığını bilmeyen, yetkisiz ve çapsızların tavan
yapmış egolarından ise midem bulanıyor.
Ve diyorum ki: Sizin egonuzu seveyim!
Bir kurum yöneticisi, sorunlara çözüm üretemiyor ve
kendi personeline söz geçiremiyorsa, bu durum
masasına hâkim olamadığının açık bir göstergesidir. Bir
lider, bulunduğu yerin yalnızca müdürü değil, aynı
zamanda o yerin hakkını veren kişi olmalıdır.
Aksi takdirde, ha masa boş kalmış, ha dolu; hiçbir farkı
kalmaz.
Kalın sağlıcakla!

  Bu yazı 314 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • HABER ARŞİVİ
    YUKARI