YÖRÜK ÇALIŞTAYINDA BACIYAN-I RUM REALİTESİ

YÖRÜK ÇALIŞTAYINDA BACIYAN-I RUM REALİTESİ

B5 Aralık 2024 günü Aydın Adnan Menderes Üniversitesi ev sahipliğinde Aydın Efeler Belediyesi, BENGİ Dünya Yörük Türkmen Araştırmaları Dergisi, TÜRKAY Dergi, Dünya Turan Yardımlaşma Derneği, Germencik Şehit Cafer Efe Yörük ve Zeybekler Derneği, Aydın Yörük Efe Kültür Derneği, İzmir Yerel Gündem Medya paydaşlığında hazırlıkları tamamlanan ve geri sayımı başlayan Aydın Yörük Çalıştayı akademi ekibi dahilinde Bilim Uzmanı Duygu Çokgezer Görgülü “Ahi (Anadolu) Bacıları Özelinde Yörük Kültüründe Kültürel Miras Olarak Dokumacılık Geleneği ve Yaratıcı Kültür Endüstrisi İlişkisi” başlıklı çalışmasıyla Bacıyan-ı Rum konusuna kapı aralamaktadır.

İslamiyet’in kabul edilmesinde önce de Türklerde kadının aile içindeki mevkii ve rolü çok önemliydi. Kadın erkeğin yapmış olduğu her türlü faaliyette yanında bulunuyordu. Kadın hem ana hem kahramandı. Ata biner, ok atar, kılıç kullanır gerektiğinde savaşırdı.

Türkiye Selçukluları Dönemine gelindiğinde, Anadolu Kadını‘nın gücü “Bacıyan-ı Rum” ile birleşmiş çoğalmıştır. Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde Türk dervişleri önemli bir rol üstlenmişlerdir. İş hayatının düzenlenmesi ve kalıcı düzenlemelerin hayat geçmesi için Ahi Evren ‘Ahilik Teşkilatını’ kurmuş ve hayatının büyük bölümünü Kayseri’de geçirmiştir.

Bacıyan-ı Rum Teşkilatı içinde, öncelikle üyelere yamak, çırak, kalfa ve usta sıralaması doğrultusunda sıkı bir meslekî uygulamalı eğitim veriliyormuş. Binicilik, atıcılık gibi eğitimler ayrıca verilerek askerî olarak da hazırlanırlarmış.

Çadırcılık, keçecilik, boyacılık, halı ve kilimcilik, oya ve dantelcilik, dokuma ve örgücülük, nakışçılık, ipek ve pamuk ipliği üretimi, çeşitli kumaşların imal edilmesi ve bunlardan giysi eşyası yapımı bütün bu sanat kolları Türk kadınlarının uğraştığı iş alanları olmuş. Asırlarca analardan kızlarına intikal etmiştir. Anadolu Selçukluları döneminde de bütün bu sanat kollarının olduğu ve Anadolu Bacıları’nın bu çalışma alanlarında faaliyet gösterdiği kabul edilmektedir.

Yörük Kültüründe kullanılan dokuma ürünler ve kök boyalara kültürümüzün arkeolojisidir diyebiliriz. Ayrıca her biri kültürel mirasımızdır. Kültürümüzü ve kültürel mirasımızı yeni nesillere aktarmak, yaşatmak ve toplumsal hafızamızda canlı tutmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Bu nedenle disiplinler arası çalışmalar, mevcut akımların takibi, yerel ve gerek politikalarda destek bulması çok önemlidir.

Bilim Uzmanı Duygu ÇOKGEZER GÖRGÜLÜ

ADÜ Rektörü Bülent KENT

Çalıştay Başkanı Prof. Dr. Turan AKKOYUN