Ugur Gençer
  09-03-2023 15:59:00

Sen alanım genişlesin diye kolon kesersen

Sen alanım genişlesin diye kolon kesersen
Ben tuğla örüp kat döşersem
O para hırsıyla açgözlülük yapar doymak bilmezse
Onlar işini düzgün yapmazsa
Şunlar A4 sonuna imza atarken yazana değil hatıra
bakarsa
Bizler olumsuzluklara göz yumarsak
Mütehattitlerden nemalanmak uğruna gören gözler de
görüp gördüğünü yazmazsa
İmar affı çıktı, nasıl olsa çıkacak “yapı kayıt” belgesini
aldım, alırım diyenler varolduğu sürece
İnşaat yapanlar özellikle siyaset içinde boy gösterip
kendilerince dokunulmazlıkları olduğunu düşündükleri
müddetçe
Sen, ben, o, onlar, şunlar bitmediği sürece
Gözler kör, kulaklar sağır olduğu müddetçe ne bu acılar
son bulur nede geçmişten ders alınır.
“Deprem değil bina öldürür.” Sözü yine belli bir zaman
dillerde dolaşacak ve bir süre sonra unutulacak!
Bence bina da öldürmez binayı “Deprem yönetmeliğine
ve imara uygun olmadan yapan ve satarken taahhüt
eden zihniyetinde hırsızlık olan müteahhitlerin yaptığı
 
binalar öldürür. Unutmayın niteliksiz hırsız malından,
nitelikli hırsız hem canından hem malından eder.
Ne yazık ki sadece evinin başköşesine, vitrinine
sevdiklerinin resmini koyan, bayramlarda kabristana
gidip dua edenler sevdiklerini bir ömür boyu
unutamayacaklar her yıl dönümlerinde ciğerleri ilk günkü
gibi yanacak.
Dünden bugüne meydana gelen tüm depremler
sonrasında olduğu gibi elbette hepimiz yaşadığı acılar
ortak olsa da bu acıları bizzat kan bağı olanların
yaşadığı kadar belki derinden hissedemeyeceğiz.
Yaşanılan acıların tarifi olmaz
Yaşanan acılar kabuk tutmaz
Yaşananlara sebep olan eksiklikler giderilemez
Akan gözyaşları dindirilemez
Gidenler geri gelmez!
Rabbim herkese sabırlar versin.
Tek temennimiz bu deprem diğer depremler gibi
unutulmasın!
Unutulmasın derken meydana gelebilecek depremlerde
ocaklar sönmesin! Gözyaşları dökülmesin!
Depreme hazır mıyız? Sorusuna kaçımız evet
diyebilecek? Desek bile neye göre kime göre evet
denildiğine de bakmak gerekir.
 
Müteahhitlerin bol olup adeta bina dikmek için yarıştığı
yeşilin kaybolup beton yığının arttığı kedilerin bile
nerdeyse bitişik nizam binaların çatısından diğer binalara
geçebildiği ülkemizde bireysel olarak can güvenliğine ne
kadar önem verdiğimizi de sorgulamamız gerekiyor.
Kaçımız bina alırken mutfak, banyo, iç mimari yapısı,
konumu, manzarasına bakmaktan bina güvenliğine
bakıyor? Kaçımız yaşam alanına önem veriyoruz!
Ev alırken reklamına, oturan kişilerin kim olduğuna, bir
de güvenlikli oluşuna bakıyoruz ancak güvenlik derken
kapıdaki güvenliği sorguluyoruz. Kapı güvenliğinden
deprem güvenliğini sorgulamaya fırsat bulamıyor ne
yazık ki hep unutuyoruz.
İkinci el araç alırken bile ekspertiz hizmeti almak için
yaptığımız araştırmalar kadar ev alırken de keşke can
güvenliğimiz için araştırma yapıyor olsak!
Emsal binalarıyla “deprem görememiş” bölgelerde bu
güne kadar güven kazanan, işinin erbabı olduklarını
düşündüğümüz saygın iş insanı gördüğümüz
müteahhitlerin gerçek yüzlerini, yaptıkları binaların
güvenirliklerini olmasını istemediğimiz felaketlerden
sonra daha net anlayabiliyoruz.
“Yaptıkları binalar deprem sonrası ayakta kalanlar, toz
olup mezar olanlar”
Rabbim bu acıları tekrar yaşatmasın.
 
Yıkılan binaların ceza alan Müteahhitlerini, bunlara
inşaat ruhsatı veren Belediye yetkililerini ve imardan
sorumlu olanları, usulsüzlüğe göz yumanları, görmezden
gelenleri, bakıp görmeyenleri kısaca üç maymun
oynayanları da ortak yayına çıkartıp tanıtmak gerekir.
Acılara ortak olanları nasıl ki ülke olarak hepimiz
tanıdıysak sebep olanları da ekipçe milletçe tanıyıp
endamlarını görmek gerekir. Elbette tek suçlu
müteahhitler değildir!?
Bilim bize depremi asla unutmamamız gerektiğini
söylüyor. Bu depremden de kalıcı dersler çıkarmalıyız.
Deprem bizim kaderimiz miydi, felaketin bu boyutta yıkıcı
olmaması için neler yapılabilirdi, soruları hepimizin
karşısında büyük puntolarla duruyor.
 
Kalın Sağlıcakla,
  Bu yazı 6261 defa okunmuştur.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
  YAZARIN DİĞER YAZILARI
BİZİ TAKİP EDİN
  • HABER ARŞİVİ
    YUKARI